- II -
Türk dilini incelerken insan zekasının
dilde yarattığı mucizeyi görürsünüz..
Maks MÜLLER
Kâşgarlı Mahmud ve
Dîvânu Lugâti't-Türk
Ayşegül Dinçbaş
Değerli yapıt yılların etkisiyle oldukça hırpalanmış ve yıpranmışdı. Formaları dağılmış, ciltleri çözülmüş ve sayfaları birbirine karışmış idi. Ali Emiri Efendi hazinesini sadece kendisi gibi bir kitap sevdalısı olan arkadaşı, güvendiği dostu Kilisli Rıfat Efendiye gösteriyordu.

Rıfat Efendi, arkadaşının istemi üzerine iki ay içinde kitabı üç kez baştan sona okudu ve eserin sayfalarının eksiksiz olduğunu anladı. Tüm sayfaları numaralandırıp sıraladı.
Gösterilen özen Ali Emiri Efendi için o denli değerli idi ki, Rıfat Efendiye yaptığı işin karşılığı olarak bir evini vermeyi önerdi. Yanıt öneriden daha görkemli oldu. Ödül olarak kitabın basım evinde basılması, karşı önerisi oldu. Oysa Ali Emiri Efendi kitabı hemen yayınlamak istemiyordu.
Yapıtın varlığından bilgi sahibi olan Ziya Gökalp ve İttihat ve Terakkinin ileri gelenlerinden Talat Paşa ise ne pahasına olursa olsun gün yüzüne çıkarılmasını yani yayınlanmasını istiyorlardı. Sonuçta Ali Emiri Efendi yapıtın basılmasını koşullu olarak kabul etti. Yanılmadınız, tek koşulu Kilisli Rıfat Efendi tarafından baskıya hazırlanmasını istemek oldu.Yapıtın yayın çalışmalarına başlanmasıyla birlikte Talat Paşa Ali Emiri Efendi'ye 300 Osmanlı lirası armağan gönderdi ise de para kabul edilmedi ve Divan-ı Lûgati't Türk yardım parası adı altında gereksinim duyanlara dağıtılmasını istedi. Ulus Kütüphanesi eski müdürü Mehmet Serhan Taysi, Kilisli Rıfat Efendi'nin basım için hazırladığı çalışma defterlerini iki cilt olarak Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi'nde gördüğünü belirtmektedir.
Öyle ise, büyük bir olasılıkla bu çalışma notları da günümüze ulaşmış olmalıdır. Ali Emiri Efendi, Divan-ı Lûgati't Türk için, -' Bu kitap değil, Türkistan ülkesidir. Türkistan değil bütün cihandır. Türklük, Türk dili bu kitap sayesinde başka parlaklık, ışıltı kazanacak.' ve -' 'Türk dilinde şimdiye kadar bunun gibi bir kitap yazılmamıştır. Bundan sonra da yazılamaz. Bu kitaba gerçek değeri verilmek gerekse, dünyanın hazineleri yeterli olmaz.' demiştir.
Ali Emiri Efendi'ye başta Macarlar olmak üzere çok çeşitli uluslardan Dîvân ü Lügati’t Türk'ü, kendilerine bugün için dahi çok görkemli sayılabilecek rakamlarla satması istenmiş, her defasında da reddedilmiştir.
Macarların esere ilgileri hiç eksilmedi. Karl Brokkelmann, 1928' de Macaristan Bilimler Akademisinin desteği ile Divan-ı Lûgati't Türk yayınladı.
Cumhuriyet Döneminde ise 1932 yılında toplanan 1. Türk Dili Kurultayında, Divan-ı Lûgati't Türk'le ilgili olarak özel karar alındı ve çeviri çalışmaları için 2500 lira ödenek ayrılarak, Besim Atalay'ın;
a- ilk cildi 1939' da,
b - ikinci cildi 1940' ta,
c - üçüncü cildi 1941' de,
d - indeksin ise 1942' de yayınlaması sağlandı.
