Radyo Şiir Sanatı - İstek Paneli



Türk Tugayı için imkansız diye birşey yoktur.
General Douglas Mac Arthur. -Birleşmiş Milletler Kuvvetleri Başkomutanı..-

seyahatten döndüm az önce birde
baktım ki yayındasın...
yorumundan bir şiirim yorgunluğumu alır diye düşündüm sonra...
iyi yayınlar dilerim selam ve sevgilerimle...şarkı senden gelsin gene...
Arkası Yarın Şiirler 4
hani bir ara ılık ılık esmiştin de duygularıma,içimdeki toz kalkmıştı ya...
pazar sabahı gibiyim
işi gücü olmayan
nazlı bir belki
yan cebimin duyguları
çay kaşığı sevinciyim,
simit kırıntısında
dünümün ağzı kulaklarında
Şam’ da kayısı rafadan yumurtam
serpimlik çay suyunu sevdi içim demin
ince belli bir bardağı da
biraz önce de güldüm hatta
içi köçek mi köçek hoşluğumun
kaşımı, gözümü oynatıyorum
dört parmağımda çalpara
yandan yandan esiyor,
dışarıda kırık hava
dilimde mecaz bir telifsiz kelime,
iki elim belimde
sekip duruyorum aşka gelip,
küçümen çocuk sevinçlerimle
sesini iyice açıp içimin,
teke zortlatıyorum karşılıklı denizle
dünümü siper edip,
yazdan kalma güneşe
pembe giyeceğim diyor at gözlüğüm
yüksek müsaadenizle
sol iç cebimde iyi hal kağıdım
sevdam da tedavülde
kaçmamış trenleri seyrediyorum,
salıncak vapurun güvertesinde
duygularım nar suyu,
çekirdeği bin tane
nabzım düm teka düm tek
nereye koyacağımı bilmediğim,
ellerim dizlerimde
hadi yine es su yeşilim,
ben hep böyle oluyorum estiğinde...
suadiyearalıkikibinonyedi
Demir Mutlugil
kardeşimin kızının düğünü vardı
o yüzden kaçırdım o özlediğim yayınınızı..ama geçte olsa bir merhabam olsun istedim...size ve
tüm dinleyenlerinize istanbul dan selam ve saygılar
ANA DEYİNCE
Bahar gelir güneş vurur yamaca
Dala sürgün düşer ana deyince
Gül uyanır bülbül konar ağaca
Ses verince coşar ana deyince
Uyanır uykudan minik bebekler
Sevgi namesiyle oynar mimikler
Tebessüm yüzüyle anayı bekler
Can bedenden taşar ana deyince
Baharda çiçekle bezenir dallar
Sabah meltemiyle söyleşir diller
Kuşların sesiyle titreşir göller
Kanat kolu şaşar ana deyince
Al yeşil giyinir süslenir bağlar
Koyunlu kuzulu çobanlı dağlar
Anasız yetimler dolaşır ağlar
Ses verince koşar ana deyince
Ana gibi sevgi nerde bulunur
Candan cana yakın şah damar olur
Bir acını duysa yanar kavrulur
Hasret gözler yaşar ana deyince
Ana sevgisiyle her canlı yaşar
Gönül sarayını sevgiyle döşer
Arılar çiçekten çiçeğe koşar
Tuncay yanar pişer ana deyince
Tuncay Akdeniz .




Merhaba üstadım,
Limanınızdayız..
Güzel bir yayın akışı diliyorum...
Öncelikle seçkinizden bir Mutlugil şiiri dinlemek mümkün olabilir mi kahveler yudumlanırken değerli dostlarımızla...
Sonrasında Sn.M.Fikret Ünalan'ın sitemiz için kaleme aldığı şiire rastladım onu paylaşmak istedim o güzel yorumunuzdan; kendilerine de teşekkür ederek...
Şarkı da her zamanki gibi seçkinizden gelsin sizden size ve tüm şiir ailemize...
Dinlemedeyim,
Var olunuz,
Saygılarımla...
Radyo Şiir Sanatı
Radyo şiir sanatı şiirlerin beratı
Ne sağdayız ne solda ne de başka tarafta
Bizi dinlemeyenler geçemezler sıratı
Cennete varmak için bekliyoruz arafta
Ayşegül Dinçbaş ile Akdeniz akşamları
Pazar akşamlarında evimizin neşesi
Bir meltem havasıyla unutturur gamları
Girneden esen bu yel ciğerlerin köşesi
Aslında hep yayında fark etmez gün ve zaman
Nerede boşluk görse koşar gelir doldurur
Eşi doktor Armağan yanındadır her zaman
Bir de nöbet olmasa ne şarkılar çaldırır
Demir Mutlugil hoca Cumartesi limanda
Şiir sohbet müzikle gönülleri hoş eder
Bütün tayfa toplanır iskele alabanda
Gözlerini kapatır ışıkları loş eder
Mutlugiller çok mutlu ama Z ile dertte
Sevgili eşleriyle hep güleçtir yüzleri
Bazen şiirde okşar bazen çıkışır sertte
Hayranları tetikte X ve Y de gözleri
Hafta içi her salı görevde Ünalanlar
Nevin ve Fikret ile ıhlamur ağacında
Saatleri tüketir unutulmayan anlar
Radyo başında isen dert de kalmaz acında
Ihlamur gülümsedi Nevin hanım gelince
Matem havası bitti yandı yürek tutuştu
Hayattaki ortaklık meyvesini alınca
İki yürek bir oldu radyoda da kavuştu
Panelimiz bir alem yeter ki istek yapın
İbrahim sofrasında ne pastalar börekler
Aceleniz var ise önceden sıra kapın
Çay ve kahve gelirken hızla atar yürekler
Adımız şiir bizim soyadımız söyleşi
Gündüzleri müzikle konuk ederiz sizi
Hiç bir yerde bulunmaz kardeşliğin böylesi
Dostlarla kucaklaşmak mutlu ediyor bizi
Hastalıkta sağlıkta birlikte ve el ele
Engelleri aşıp da hoş bir seda andımız
Yemin ettik varmaya hep doğruya güzele
İnternet radyosuyuz yok frekans bandımız
Güzide sanatçılar bağrımızda toplanmış
Bütün Anadolu'dan nice nice şairler
Bu emsalsiz mozaik mücevherle kaplanmış
Sırada bekliyorlar el değmemiş şiirler
Dertlere şifa dedik yazdığımız fermana
Ana biziz kız biziz eş biziz kardeş biziz
Lokman hekimde şaşar verdiğimiz dermana
Babayla oğul biziz en büyük sırdaş biziz
Atalım hüzünleri toplanalım burada
Merkezimiz Kıbrısta destek ana vatandan
Tüm dünyada dinlenir denizde ve karada
Her zaman ilerdeyiz boşa çalım satandan
Şiir Mehmet Fikret ÜNALAN
Harika sunumunuzu zevkle dinliyoruz...Şiirin büyülü havasına kapıldık gidiyoruz...
Sn.Tuncay Akdeniz hoş gelmişler uzunara sonra...Şiirlerine ses olursanız mutlu olurum...
Sarkı yine sizden gelsin ..
Var olunuz..
Seven O Sevdiren O
Ey canımın;Canânı,aşkınla yanıp durdum,
Düşmüşüm çöllerine,yâri Leylâdır derdim.
Çilesi bana düştü,çölü mecnûna verdim.
---Seven o sevdiren o ,yaşadığım kafeste
---Varlığını unutmam aldığım her nefeste
Aşkına meftun gönlüm,sevdan ile hal olur
Aşkın olduğu yere,diken eksen gül olur
Sevdiği her çiçeği arı işler bal olur
---Çirkin güzel demeden gül sunar deste,deste
---Varlığını unutmam ,aldığım her nefeste.
O Yüceler yücesi ne melektir nede zat
Doksan dokuz adıyla titreşir tüm kâinat
Nebilere gösterdi aşıkâr'e Mû-cizat
---Mirâcından bellidir,kelâmı beste beste
---Varlığını unutmam aldığım her nefeste
O her şeye;Kadirdir,onun batmaz güneşi
Nemrutlara ibretti,İbrahimin ateşi
Ateşleri gül eder bulunmazki bir eşi
---Seven o sevdiren o şüphem yok bu hususta
---Varlığını unutmam aldığım her nefeste
Ey ademoğlu insan,dünyası fani vatan
Her can ölüm tadacak,olsanda şahı sultan
Nice binyıl yaşasan,son yolculuk kabristan
---Seven o sevdiren o,sever aheste,aheste
---Varlığını unutmam aldığım her nefeste
İki cihanı haktır.Hakikat gerçek yolum
Rahmetine muhtacım,ben günahkar bir kulum
Tuncayım son nefeste,ismini ansa dilim
---Seven o sevdiren o,can kulağım o seste
---Varlığını unutmam aldığım her nefeste
Tuncay Akdeniz
Ve bu acemi o zaman daha da aşık oldu yazmaya...
Daha da...
O koca yüreğin adı Faruk Civelek idi...
Bugün bursaysam ilk çentik sendendir emin ol...
O yüzden var ol hep... Yüzünü kızartın yine bu aceminin mahcubiyetten...
Ama yok yine de sıyıramazsın... Müfit diyor ki Faruk abi benden okumalı bir tane..
Ellerinden öperim...
Hürmetlerimle... Yine ve hep...
Gül başka söyler
Aşığın sohbeti saz ile hoştur
Derdini gamını tel başka söyler
Sözün güzelliği dostluk barıştır
Kulaktan dolmayı el başka söyler
Söz gümüştür sükût altından hastır
Sözün eri olmak şeref namustur
Kanmak ve kandırmak öze mahsustur
Hakikat gerçeği dil başka söyler
Kaderin yazdığı yazı silinmez
Sevda olmayınca dağlar delinmez
Arıyla çiçeğin sırrı bilinmez
Kovanı peteği bal başka söyler
Gökyüzüne bulutları süs olur
Dağların heybeti duman sis olur
Rüzgarlar esince dala ses olur
İnletir yaprağı yel başka söyler
Kainatın rengi kudret boyası
Varlık Âleminin nurdur mayası
Habibi Resulun İslam sevdası
Muhammed*aşkını gül başka söyler
Kün mahlûkat gider Mevlâ yoluna
Ağacın meyvesi hasdır dalına
Mevlâ yürü dese aziz kuluna
Yunusun halini yol başka söyler
Kul Tuncay; Dünyası kalmaz insana
Canım kurban yaşadığım vatana
Şehitler renk vermiş kanından ona
Şanlı bayrağımı al başka söyler
Tuncay Akdeniz
Öncelikle hoş geldiniz diyor ve iyi yayınlar diliyorum.
Lütfederseniz 2011 yılının şiiri,

sizin şiiriniz HİÇ ANASON KOKMADI NEFESİM'e ses olmanızı ve ardından, sizin seçkinizden bir TSM şarkısını tüm dinleyenlerinize armağan etmenizi istirham ediyorum..
Şimdiden teşekkürler ve tekrar iyi yayınlar..
Saygılarımla...
ŞİMAL rüzgarının esintisi ile şiirlenmek için geldim birazcık geç de olsa..
Önce seni, daha sonra indinde tüm dinleyenlerimizi en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum...
Uzun bir YILKInın ardından dönüş işaretleri bunlar ki keyfi bir başka sanki...
Çok uzatıp keyifli yayını çok işgal etmeyeyim...
Senden şımarıklık yapıp bir Erkut Durmuş şiiri istesem senin yorumundan, şarkı da zeki müründen olsa da yine onu da sen seçen...
Ne bahtiyar olurum...
En kalbi hürmetlerimle... Yine ve hep...
Ne de çabuk geçti zaman anne
Nasıl tükendi yıllar birer birer
Her biri ardında hüzünler bırakarak
Tozlu topraklı yollarında
koşuşturup durduğum sokak araları yok oldu sanki
Mahallem hiç aklımdan çıkmıyor
Ben istemedim böyle büyümeyi oysa
Neden sıcacık kucağında değilim anne.
Kollarımı boynuna sararak
İçime çekerek anne kokusunu
Benim saçlarımı hiç okşamadın ki
Beni sen gibi seven olmadı ki hiç
Ne masallar anlatıldı ne de renkli rüyalar
Sensiz geçen çocukluğumu arıyorum anne
Hele de gözlerime sevgiyle bakışını
Neden şimdi her şey boz bulanık
Özlüyorum bağrına basışını anne!
Ne de çabuk büyüdüm anne
Ne çabuk kanatlanıp uçtum yuvadan
Dileğim büyümek değildi oysa
Gençliğimiz de gelip geçti ansızın
Ben süzülürken senin bana gülüşünü hatırlıyorum
Buruk tebessümler yüzümde
Sensizlikle başlamak gergin her güne acıların en katmerlisi
Kırış , kırış oluyor tenim
Sensiz geçen çocukluğumu arıyorum anne.
Zaman seni bana verse, beni de sana
O günlere dönsek yeniden
Kim ne kaybeder ki anne , kim ne kaybeder....
15.01.2017 19.37 ( İstanbul )
Nur DAMAR
HAYIRLI YAYINLAR FARUK BEY BU PAZAR ANNELER GÜNÜ BENDE ANNE ADLI ŞİİRİMİ BAŞTA KENDİ ANNEME, ŞEHİT ANNELERİNE VE TÜM ANNELERİMEZE ARM EDİYOR TŞKLER SUNUYORUM
GÖZLERİ UZAKLARA DALAN
Bir köşede oturmuş miniminnacık bir adam
Görüntüsü durgun,yüreği okyanus,gözleri uzaklara dalan
Yüzüne bakınca herbir zerresi görülüyor
Hayat'ı çözememiş belli bocalıyor
Oysa çözecek bilmeceyi, sorsa birilerine
Belli ki hayat'a küsmüş konuşmuyor.
Susuyor,susuyorlar
Gözleri uzaklara dalan adamla konuşamıyorlar.
Canan Ereren
ATEŞTEN ATLAYAN SU
palyaço pudrası can sıkıntım
yüzüm de maske
dilime bakıyorum dönmüyor
gözlerim ki,
rimeli akmış parçalı bulut
kuru ekmek gibiyim,
sultan sofrasında
üç kere öpüp,
serp beni muhabbet kuşlarına
bal dudağımı boya dudağınla
buse/lik makamında
çiz yalancı gülümsememi
taşır hatta yanağıma
lirik bir şarkı ol
şuh bir kahkaha
sil beni sonra,
silebilirsen ne kadarımı
kendi haline bırak
düşüp,kalkan duygularımı
aslında söz verdi,
önümüzdeki bahar
sütlenince Kybele'nin göğüsleri
sütlenince dişi incirler
çiçek tozları serpecek alacalara
güneşime beşibiryerdeler takacak
anların yüz görümlüğü
kuş sesleri biriktirecek
ağaçlar kabuğumda
ateşten atlayacak su
gölgeler halay çekecek,
asıllarıyla nevruzumda
laf aramızda,
kalsan diyorum bahara kadar
sağsak yarını birlikte
ne kaldı ki şunun şurasında
suadiyeocakikibinonsekiz
Demir Mutlugil
Demir Hocam,
iyi akşamlar ve iyi yayınlar dilerim.
Sizin gibi hayata anlam katan insanların çoğalması sanırım; dünyanın kurtuluş reçetesi...
Kenardan bile olsa seyretmek sizler gibi değerlerin hayattaki varoluşlarını;yürekten söylüyorum insana güven veriyor...
Önünüzde saygıyla eğiliyorum...
Bir süredir uğraştığım şiirimsimi; sesinizi duyunca siteye ekledim biraz önce.Ayıp etmeyeceksem eğer sesinizle hayat verirseniz çok onur duyarım...
Şarkı olarak ise ruhum size emanettir...
Öncelikle geç kalmışlığım için özür diliyor,başta şahsınızı ve indinizde tüm dinleyenleri en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum.
Ne mutlu gecedir ki sesinize aydınlanıyor bana.
Zira sizi tanımış olmanın şerefi bile yeterken dostluğunuzu kazanmanın bahtiyarlığının ışığıdır bu aydınlık bu gece işte.
Çok uzatıp o nefis yorumlarınızı bölmeyeyim..
Kendi şiirlerimi istemek adetim değildir o muazzam yorumunuz ile bir Erkut Durmuş şiiri okursanız onur bahşedersiniz.peşinden de bir zeki Müren ..
Değmeyin keyfime
En derin hürmet ve hayranlığımla...
Ellerinizden öperim...
Yine ve hep

Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü,bugün bu akşam ..Hızır ve İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olduğu sayılarak kutlanmaktadır.
Türkiye'de Hıdrellez Bayramı 6 Mayıs (5 Mayıs Gecesi) tarihinde kutlanır. Doğanın uyanışı, Hızır ile Hz. İlyas'ın buluştuğu gün olarak bilinene hıdırellez bayramı bugün yani 5 Mayıs Cumartesi günü başladı ve 6 Mayıs ikindi ezanında sona erecek.
Bugün Hıristiyanlarca da baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabul edilir; bu günü Ortodokslar Aya Yorgi, Katolikler St.Georges Günü olarak kutlamaktadırlar.
KUR'AN'DA HIDIRELLEZ'İN YERİ VE ÖNEMİ: Kur'an'da Kehf suresi'nde Musa ve bir gencin kıssası anlatılmaktadır. Kehf Suresi'de dahil olmak üzere hiçbir yerde Hızır ismi geçmemektedir ancak çeşitli hadislerde bu şekilde anılmaktadır. Olayın yaşandığı yer için "iki denizin birleştiği yer" denilmektedir. Uzun bir yolculuk yapan Musa ile yanındaki gencin beraberlerinde, yemek için getirdikleri balığın kaçması ile başlayan olay sonrasında, 65. ayette Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik. denilerek Hızır olarak atfedilenden bahsedilir.
Hıdrellez kutlamaları genel olarak yeşillik, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, bir türbe ya da yatırın yanında yapılmaktadır. Hıdrellezde baharın taze bitkilerini ve taze kuzu eti ya da kuzu ciğeri yeme adeti vardır. Baharın ilk kuzusu yenildiği zaman sağlık ve şifa bulunacağına inanılır. .
Hıdrellez gecesi Hızır'ın bereket vermesi için yiyecek kaplarının, erzak torbalarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılıyormuş..
5 mayıs akşam ezanı ile gül dallarına paralar asılır.(Eskiden kese içine para dikilip gül dibine gömülürmüş.) ya da açık cüzdan bırakılır. Böylelikle bolluk ve berekete ulaşmak, varlıklı kişiler olmak düşlenir. Asılan paralar ya da cüzdanlar 6 Mayıs sabah erkenden geri toplanır. Evdeki her kişi için yedi fasulye ya da yedi nohut ekilir, gelebilecek kötülüklerin bunlara gelmesi dilenir.
dilek dilerken ve Gül ağacına astıktan sonra edeceğiniz Dua…
Bismillahirahmanirahim
Bin bir adım bir adım /allah bir adım adım / kerim kerem allah /başımda bir duman var yardım eyle ya allah / la ilaha illallah muhammeden resullullah yetiş imdadıma hızır ile allah birsin sen kulla mişersin biz gibi kulların yardımcısı sensin hızır deryada erdim murada amin
duasıyla kutlayalım biz de Bahar-ı Hıdırellezi...
Bir şarkı gelsin sizden bizlere..
Saygılarımla
Öncelikle iyi yayınlar diliyorum.
Lütfederseniz 2011 yılının şairi Faruk Civelek kardeşimizin şiiri HİÇ ANASON KOKMADI NEFESİM'e ses olmanızı ve ardından, sizin seçkinizden bir

şarkısını tüm dinleyenlerinize armağan etmenizi istirham ediyorum..
Şimdiden teşekkürler ve tekrar iyi yayınlar..
Saygılarımla...
Ben sizin yorumunuza Islık isimli son şiirimi emanet etmek istiyorum..Problemsiz bir yayın dileklerimle..
Islık
Gönlü güzel insanlar vardır
Hani etrafına geniş gölgeler uzatan,
Gökyüzü kadar engin,
Değeri tarifsiz güven kaynağı gibi
Bitimsiz su berraklığında
Saf ve zengin..
Kırılsa prangası dilinin
Ve bir erik dalında kuş olsa kalbin.
Avurtların papatya tarlası
Öyle ki
Tesadüflerin hazin müjdesinde
Ömrümün en güzel hatırası..
Yanlış zamanda doğru insan
Hani baktıkça çektiğin nefesin
İçine içine battığı anlar
Tenini dört koldan kuşatan sevinçle
Kanaya kanaya iyileşen yaralar...
Mesele ne biliyor musun
Ömrünün ortasına diktiğin gül
Ve göğsünde sarmaş dolaş bir sarmaşık..
Belki de
Özge bir Reyhan yaprağının
Dudak ucundanki kırmızı ıslık...
FC
Buyrunuz efendim..
Dizelerim de özlemiş ki acele ediyor ben de hemen postalıyorum,teşekkürler,saygılar size ve tüm radyo dinleyicilerimize...
GEL HADİ DAYAN DAYANABİLİRSEN NEDENSİZ
Nedensizdir söylediğim şarkılar
Nedensizdir türkülere ağlayışım
Nedeni vardır unutkanlığımın
Mavinin şemsiyesi altında
Açıklayabilirim güzelliğinin muhteşemliğini
Ve bir çırpıda söyleyebilirim
Yıldızlı semalardaki haşmet ne güzel şey
Diyebilirim nedeni olmasa da gözyaşlarımın ıslaklığıyla
Feryat figan ağlayabilirim mesela
Mavinin derinliklerinde kaybolabilirim
Her kayboluş yeniden doğuştur
Yeniden haykırış sebepli sebepsiz
Gel hadi dayan dayanabilirsen nedensiz.Canan Ereren
selam ve dua ile
banttan
sisli bir istanbul manifestosunu dinlete bilir misin.
Yani şu senin bildiğimiz video kaydından.....
Daha nice geceleriniz olacak ve istekler o kadar çok olacak ki bizlere sıra bile gelmeyecek inşallah.
Ben inanıyorum....2
BULUTLAR
Melihat Gülses'ten 'hiç bitmemiş gibi' sizden size bize ve tüm konuklarınıza gelsin...
Zevkle dinlemedeyiz ailece...
İstek panelimize merhabalarını gönderen tüm dostlara teşekkürler...

Merhaba Erkut kardeşim,
Öncelikle hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum size ve değerli konuğunuza.Doğrusu seslerinizi özlemişim..
Lütfederseniz PATİKA şiirime ses olmanızı ve ardından, arşivinizdeki bir TSM şarkısını tüm Radyo Şiir Sanatı dinleyenlerine armağan etmenizi istirham ediyorum..
Şimdiden teşekkürler ve tekrar iyi yayınlar..
Saygılarımla...
Şiirimi yorumlarsınız teşekkür ederim. Saygılarımla.
AĞLAT BENİ!
kalbime yerleş
mutlulugum, muradım ol
tuzum biberim kederim acım
sol yanımda bitmeyen sancim
güz'üm de olsan bizi soldurma!
yaz'ım ol ama sevgimizi yakıp kavurma!
kış'ım da olsan ayazınla kırıp rüzgarınla savurma!...
sar sarmala güneş doğmasada bahtimiza
sevginle ısıt
ne diyeyim...
öyle sarıl ki; kır kemiklerimi
sevginle döv, aşkınla inlet, mutluluktan ağlat...
fincana gerek yok
âşk saçan gözlerinden
gözlerimle içiyorum kahvemi
mahşerlik hatır için, kırkyıllık değil...
şiir istiyorum senden
hergün yeniden
aşka aşık o güzel yüreğinden
gönül kalemine kıta kıta dökülen
satır satır, hece hece, buram buram, biz kokan...
hasretinle gözlerimden süzül
özlem kasırgası ol
kirpiklerime dol
sıcak sıcak yüregime damla
damarıma gir, bedenimi dolaş
canıma can ol; kanımla kaynaş
yitme, gitme, bitme
benimle kal
bende kal
bu kalp senin bu can senin al...
canimsın
al yüreğine
nasil seversen sev
ışık olsun sevgi gözlerinde
nedensiz değildir bende sevmeler
sağ olsun; canın, başka birşey istemem ...
Mlk Tryk
İyi yayınlar Erkut bey kolay gelsin alttaki şiirimi yayınlarsanız sevinirim teşekkürler.Radyo başındaki arkadaşlara selam sevgiler.
AŞK BİR KURALDI
Bir kasırga koptu gönül bahçemde
Bahaneleri hep ,bende bularak
Sanki mahkum oldum siyah gecemde
Her an dertler çektim can yorularak
Küsmüş yürek başka ,sevip saymıyor
Bak deli gönlüm aşk bir kuraldı
Yardan gayrısına gönül kaymıyor
Sabırlar tükendi zaman daraldı
Şimdi ismim kalan kalpten silmeyen
Boğazımda düğüm kement hıçkırık
Benden uzak olan vefa bilmeyen
Kendi söyler dinler,koparır çığlık
Bir sevgi ararım kalbe dolacak
Ben sefa süreyim güller dereyim
Kem gözlerden uzak cefadan uzak
Hayal değil gerçek,aşkı göreyim
Tülay Aslan
Sığmadın Yüreğime
Bana aşkı öğret sevgili
Yeniden keşfedeyim seni
Hafifçe okşa ruhumu
Dağılsın hüzün bulutları
Senli hayallerim bitmesin
Mavi düşlerimde terk etme beni
Kopmasın bizi bağlayan son halkada
Sokul içime su misali.
Her gece rüyalarıma giriyorsun
Uçsuz bucaksız çöllerde
Kah serap oluyorsun kah sığınacağım uğrak yeri
Sonra
Kayboluyorsun gözlerimin önünden
Sıçrayarak uyanıyorum düşlerimden.
Beynimde cevapsız sorular yumağı
Çıkmaz bir labirentteyim
Aşka inanma
Küllüyen yalan diyor yüreğim.
Baharın habercisi cemre düştü doğaya
Tıpkı senin yüreğime düştüğün gibi
Kırlarda açtı papatyalar
Umutlar yeşerecek
Ne fallar açılacak sevgiliye
Kimi seviyorum diyecek kimi de bilmiyorum.
Kelebeklerin ömrü kısa olur
O bir günlük hayatına
kim bilir?
Ne yaşanmışlıklar sığdırır
Vakit geldiğinde koşar en sevilene.
Kafanın içi dolu ve sol yanın boşsa
Yüreğindeki sızıyı dindiremezsin
Yüzünü görmüyor sesini de duymuyorsan
Aldığın her nefeste biraz daha ölürsün.
Seni yere göğe koyamadım
Sığmadın yüreğime sevgili
Sana yazdığım her şiirde
Bir sevda masalı gizlidir ...
Refik
06 . 04 . 2018
İstanbul
Yağmurlar yağacak ıslanacaksın gözlerimden
Yüreğimin köşesine sıkıştın
Nefesim tükeniyor oksijenim sensin
Bir bilsen nasıl sebepsiz yaşantım
Söylemem duyma ya duyarda gelirsen.
*
Çağırmadan gelmelisin anlamlı olmalı sevinçlerim
Gülmelisin, gözbebeklerimde donmalı gözlerin
Güçsüzüm bulutluyum bir gelsen
Yağmurlar yağacak ıslanacaksın gözlerimden.
Canan Ereren
O güzel şiirlerinizden Ruh ile Hesaplaşma şiirinizi okuyabilirmisiniz.
Çok sevindirirsiniz beni☺️
Yılkı
Göçmen kuşlar erken göç etti
Bu kış, çok çetin geçecek.
Kendine kuytu bir yer bul kısrağım
Bahar zamanı, beraber olacağız.
Seni muhafaza edecek yerim,
Sana verecek yemim olsaydı,
Yılkı'ya salıp, senden ayrılmazdım.
14.06.2001
Ahmet Çelik
Ceyhan
FARE GİBİ
İblis tenden uzak dur dağlar kadar günahım
Ben doğru aradıkça sen aklımı çelersin
Uykulardan münezzeh benim güzel Allah’ım
Evren denen beşikte dünyayı mı belersin?
Uygun adım yürürken bırakmıyor hevesim
Arzda tadilat varmış mutlu yalnız bir kesim
Hayal bataklığından uyan artık sen nefsim
Koyun ettin bizleri bir gün sen de melersin.
Bilançomuz zararda tükenmiyor iç kahır
Cepte mangır sefası zil öttürüyor zır zır
Biz dışarda ararken Âdem’in kendi bir sır
Kötülük harmanında sallayarak elersin.
Bedenle ruha öğüt herkes kendi yoluna
Bir ahenkle çarpar o çok dikkat et soluna
Susarak sabrederken şifa vardır kuluna
Kalpte paslı arzuyu bıçak deyip bilersin.
Sonsuzluğun tohumu nefes öyle bir anki
Gece gündüz dönerek yaşanan çuval sanki
Ölüm dahi ölecek zaman buna inan ki
Hayat dişlerin keskin fare gibi delersin.
02.04.2018
Ahmet Çelik
Olcay cotra

Sevgili Erkut Durmuş
Sevgili Faruk Civelek
Sevgili Mine Özdemirtaş
Sevgili Demir Mutlugil
Ve sevgili dostlarımız...

Siirsanatı eski coşkulu günlerine döndü...
İnşallah bundan böyle sitemizin değerli iki şairi ve yayıncısı Sn.Erkut Durmuş ve Faruk Civelek ile dinlenmeye doyulmayacak bir güzellikle devam edecektir...
Eevet sevgili dostlarımız daha ne istenir ki kahveler muhteşem yorumlar şarkılar eşliğinde devam ederken sizler de şiir ve merhabalarınızla katılacaksınız değil mi?
Dostlarımızı bekliyoruz...
Biz burada siz değerli yayıncılarımız konuklarınızla kahvelerimizi yudumluyor ve bu güzel geceyi bizlere bahşettiğiniz için teşekkür ediyoruz..
N,ce güzel yayınlara diyerek Afiyetle...
Bir Mutlugil şiiri dinlemek isteriz Z serisinden..
Bir Erkut Durmuş şiiri ve çok olmazsak bir de Faruk Civelek şiiri..Lütfeder iseniz...
Ve şarkı sizden sizlere ve bizlere gelsin..
Saygılarımla
Ama tekrar yazacağım.
Öncelikle iyi yayınlar diliyorum.
Bu gece Yılkı toplantısı var diye duydum doğru mu bu?
Haydi kolay gelsin Şairler şehrinin tüm müdavimleri gelir diye umuyorum.
Ben bugün Demir Mutlugil akımı bir şiir yazdım ( Cüretim hoş görüle Demir Üstadım)
Çok zor hatta imkansız bir deneme sonucunu yolluyorum. ( Hiç birinize denemenizi tavsiye etmem.)
Yine de bence ilk deneme için çokta yaya kalmış sayılmam.
(ay hadi beni biraz şımartın)
Sevgili Erkut bi de seslendirme yaparsan değmeyin keyfime.
Teşekkür ediyorum
POSTACI KAPIYI IKI KERE ÇALAMAYACAK
ateş oldun bozacının cürmü kadar, şıracı yandı
şahidin gözleri kör, sanma ki büstüne kapandı
ne gelmesi, ne gitmesi? duraklar ağaç
ayakların uzun diyorum MU..! / nasıl fark etmezsin,
atlas yorganın suya çekmiş olduğunu?
gözün gözümü göre göre simsiyah zifir
bağcı kaçtı, üzüm koruk
varlığın o kadar az ki; hangi dişe,hangi kovuk?
güldürme!
hünerin evde bir, çarşıda bin/ yemin dediğin,
dil üstünden kaydırmaca
ata ata değil, kata kata eksilmek; bu olsa gerek
kılıfı hazır değilken minarenin;
komşudaki asma kata gizlediğin engerek,
bir çuval incirin içine girecek.
yersen!
çamur diyorum Mu / setren uzun, eteği yerde
pilav için çıktığın seferde pirinç aslan ağzı,
bulgurun köfte artık.Dimyat çok uzak
elindeki mum, yatsıya kadar yanacak
sonrası malum
dizlerin dizlerini dövse de,
bir kulağından gireni diğerinden çıkan
görmese de,
ağzın mıh / ıslık geri dönmüyor değil mi?
uzun havaya köçeklik ederken,
laf ile uslanmayan yanın;
bağ bağa kavuştu / ham isabet, şaşı talih
tövbeyi ıskaladın
bırak, kol düğmelerin ayrık kalsın
ak sonlar, ak öykülere yazılır
yamaçlarıma zil çalıyor yeşil vadimin çobanı
sakladığım bütün samanı,geldi kullanma zamanı
gidiyorum diyorum, dönüşüm olmayacak
sen anladın?
sakın mektup yazma MU...! / zil bozuk
postacı kapıyı iki kere çalamayacak
üzgünüm...!
Bugün burada yılkı toplantısı var diye duydum. Doğru mu bu?
Haydi kolay gelsin.
İyi yayınlar diliyorum.
Ben bugün Demir Mutlugil akımı bir şiir yazmaya çalıştım.
İnanılmaz zor hatta imkansız bir tarz denemenizi tavsiye etmiyorum :-)
ilk deneme olduğu düşünülürse fenada olmadı yani....
(hadi beni biraz pohpohlayın)
Sevgili Demir üstadım cüretimi hoş görsün şiirimi ekliyorum.
Okumayı denersen sevinirim sevgili Erkut
hepinize sevgilerimle
POSTACI KAPIYI IKI KERE ÇALAMAYACAK
ateş oldun bozacının cürmü kadar, şıracı yandı
şahidin gözleri kör, sanma ki büstüne kapandı
ne gelmesi, ne gitmesi? duraklar ağaç
ayakların uzun diyorum MU..! / nasıl fark etmezsin,
atlas yorganın suya çekmiş olduğunu?
gözün gözümü göre göre simsiyah zifir
bağcı kaçtı, üzüm koruk
varlığın o kadar az ki; hangi dişe,hangi kovuk?
güldürme!
hünerin evde bir, çarşıda bin/ yemin dediğin,
dil üstünden kaydırmaca
ata ata değil, kata kata eksilmek; bu olsa gerek
kılıfı hazır değilken minarenin;
komşudaki asma kata gizlediğin engerek,
bir çuval incirin içine girecek.
yersen!
çamur diyorum Mu / setren uzun, eteği yerde
pilav için çıktığın seferde pirinç aslan ağzı,
bulgurun köfte artık.Dimyat çok uzak
elindeki mum, yatsıya kadar yanacak
sonrası malum
dizlerin dizlerini dövse de,
bir kulağından gireni diğerinden çıkan
görmese de,
ağzın mıh / ıslık geri dönmüyor değil mi?
uzun havaya köçeklik ederken,
laf ile uslanmayan yanın;
bağ bağa kavuştu / ham isabet, şaşı talih
tövbeyi ıskaladın
bırak, kol düğmelerin ayrık kalsın
ak sonlar, ak öykülere yazılır
yamaçlarıma zil çalıyor yeşil vadimin çobanı
sakladığım bütün samanı,geldi kullanma zamanı
gidiyorum diyorum, dönüşüm olmayacak
sen anladın?
sakın mektup yazma MU...! / zil bozuk
postacı kapıyı iki kere çalamayacak
üzgünüm...!
KARANLIK İŞLER
Ruhumuzu okşarken bahar tipi sözüyle
Göz boyar yeşil çimi yıkar karanlık işler
Çeker hep cazibesi filizlerin özüyle
Zapt edemez keçimi bakar karanlık işler.
Gemilere özenip ararken bir tahta sal
Sivrisinek misali dinleriz ninni masal
Bilge tarifnamesi hukuka göre yasal!
Umut dolu geçimi tıkar karanlık işler.
Çırpındıkça dolanan sanki örümcek ağı
İlk orta zamanımız her devir onun çağı
Sıtma virüsü gibi anofelle kan bağı
Uzun şeytan sicimi sıkar karanlık işler.
Bedeni yolculuğa seherde tan beklerim
Uyanığa hizmette gece gündüz teklerim
Yüz yıl yaşasam bile bitmez diyeceklerim
Kurnaz tilki biçimi çıkar karanlık işler.
Kabarık duygularla ucuz sirkeyle şişer
Bendeki aciz akıl bazen yaramı deşer
Deli dolu hayalim inşallah bir gün pişer
Tam irade seçimi akar karanlık işler.
Her aldandığımda düşmeyeceğim derim
Boyalıyı görünce koşa koşa giderim
Aynı çizgiden geçmiş bir önceki pederim
Derin derin içimi yakar karanlık işler.
30.03.2018
Ahmet Çelik
Saat:14.47
SAAT SARKACI GİBİ
Saat sarkacı gibi sen sallan dur bakalım
Çabala bir ünvana kimler memnun olacak?
Kesildikçe çıkarken dünkü kara sakalım
Çil altın küpleriyle dünya bana kalacak!
Zibilde tavuklarla bir kanguru dışında
İki ayak durana hep ağam paşam dedim
Mazlum ve biçarenin gözüm yoktu aşında
Gırnav olmuş kediden tekme tokatlar yedim.
Bazen elle dokunup anlamaya çalıştım
İdareyi bilene çok ışık gaz lambası
İşlerim rast gidince bıyık altı yılıştım
Yaz günü serinleten tatlı su tulumbası.
Şansa dayalı istek kaldırdıkça sünüyor
Siyah camız misali çamura yatmış talih
Ben uçuruyorum o bir ağaca tünüyor
İlmi kalbi birleşmiş yetiş ey koca Salih.
Yaratan unutulmuş gör insan insana kul
Herkes yarışa çıkmış bir makama eğilim
İbretle bak mezara damga yemiş eski pul
Sadece muhasebe inan kızgın değilim.
30.03.2018
Ahmet Çelik
Saat: 17.27
NİSAN BİRİN ŞAKASI
Yüzsüzlerin yanında tilkinin adı çıkmış
Tıraşı sinek kaydı bitmiyor hiç cakası
Garip fakir birlikte mezarlar bile bıkmış
Yirmi dört saat caydı bir öpücük makası.
Tazelendi hafıza biz uykudan ayıktık
Kurulan tuzakları irademizle yıktık
Biraz farklı olsa da dimdik ayağa kalktık
Sağır sultanlar duydu bu Milletin bekası.
Yuttuğun bu lokmalar istediğin diyetti
Boğazında ham armut seni yere çökertti
Gör tuttuğun tutmalar tüm sıfırı tüketti
Umut çok güçlü raydı yıkamaz bir başkası.
Takım elbise gömlek dışı renkli içi leş
Kurduğu sömürüyle inan hayatı beleş
Kene misali sırtta batıdaki gödeleş
Umuma fitne yaydı melun hortum vakası.
Sahte doğrulukları içimize salanlar
Bir görev bilinciyle ondan arta kalanlar
Lügatlere girince yeşil beyaz yalanlar
Aldatmayı hak saydı nisan birin şakası.
01.04.2018
Ahmet Çelik
GÖDELEŞ: Boyu kısa, geniş karınlı küp
ZAN
Bildim buldum demeye doğum ile başlayan
Hesap kitap yapınca nedensiz yavaşlayan
Bir alleme pozunda bende beni dışlayan
Tat almadan şıradan geçemezsin buradan.
Sonsuzluğun içinde hayat gerçeğe davet
Mutluluk budur işte ettiysen biraz halvet
Kalacak varislere biriktirdiğin servet
Korkan yazı turadan uzaklaşır paradan.
Verilen kısa ömrü gece gündüz yer gider
Bu Âdemi mükemmel ummanda katre eder
Bakma parlak bezlere gayrısı gübre dider
Aşk çıkarsa kuradan haz duymazsın karadan.
Sarar cümle bedeni kan emici böcüler
Mum altına ışıksız savrulmadan küncüler
Çileleri çekerken iz bırakmış öncüler
İnsan denen çıradan zan kalkarsa aradan.
Bize zillet gelse de Arif’e büyük yarış
Ruhun önderliğinde mest eder kutlu barış
Bir sessizlik hükmüyle delta yapmadan varış
Gerisi hep sıradan kalır derler Yaradan.
31.03.2018
Ahmet Çelik

Merhaba Ayşegül hanım,
Öncelikle iyi yayınlar diliyorum..
Lütfederseniz PİYANO şiirime ses olmanızı ve ardından, tüm Radyo Şiir Sanatı dinleyenlerine armağan etmenizi istirham ediyorum..
Şimdiden teşekkürler ve tekrar iyi yayınlar..
Saygılarımla...
Ebru Gündeş hanımefendiden " SABAHLAR UZAK" isimli şarkıyı rica edebilirmiyim...
Teşekkürler.....
SON KADEHİ SEN DİYE İÇECEĞİM BU GECE
Çiseleyen yağmurla, çıkmışım sokaklara
Sen diye kapıları, açacağım bu gece.
Var diye uğrar oldum, durduğun duraklara
-- Avunarak kendimden geçeceğim bu gece
-- Son kadehi sen diye, içeceğim bu gece.
Üstüme gelir evler, kaldırımlar sen kokar
Yüzün düşer sulara, hayalin camdan bakar
Çoğalan gözyaşlarım, her gün içime akar
-- Avunarak kendimden geçeceğim bu gece
-- Son kadehi sen diye, içeceğim bu gece.
Yasladım bedenimi yosun kokan taşlara
Bulut bile çaresiz, akıttığım yaşlara
Meyhaneci şaşırmış, masamdaki boşlara
-- Avunarak kendimden geçeceğim bu gece
-- Son kadehi sen diye, içeceğim bu gece.
Düştün gecelerime, aklımdan geçip durdun
Dermansız bedenime, yaralar açıp durdun
Ben peşinden koşarken, sen yine kaçıp durdun
-- Avunarak kendimden geçeceğim bu gece
-- Son kadehi sen diye, içeceğim bu gece.
RABATLI yudum yudum, hayatı içiyorum
Doğmamış yıldızlara libaslar biçiyorum
Kapatıp perdeleri, kapılar açıyorum
-- Avunarak kendimden geçeceğim bu gece
-- Son kadehi sen diye, içeceğim bu gece.
Ertürk DEMİRCİ

Akdeniz Akşamlarına beklenmektesiniz dostlarımız...
İyi dinletiler...




*BİR AKŞAM ÜSTÜ*
Ellerimi uzatsam güneş tutulacak,
Bakışlarımda donmuş bir acı
Gönlümün kapısını zorlayan biri var,
Biri var, sesi ıslak ve yabancı..
Sabahtan çiseliyor bir avuç yağmur,
Martı çığlığıyla akşam oluyor.
Sen yoksun,duman gözlerin yok.
Yüreğime karanlıklar doluyor..
Sokaktan sokağa dolaşıyor yalnızlığım
Hoyrat esiyor gözlerimdeki yel
Yorgun üşümüş tren gibi,
Sana koşuyorum tünel tünel..
Bütün damarlarını kesiyorum gecelerin,
Gözlerim korkusunu aynalarda unutuyor,
Alıp başımı uzaklara gidiyorum,
Uzaklarda beni deniz tutuyor..
Yenik bir asker gibi darmadağın,
Dudaklarım kör kuyulara dönecek,
Adını kaldırımlara çiziyorum.
Gel..Gel.. Işıklarım sönecek.
ismail SEZGİN
YELPİK
Kalpte aşkıyla yaşlan şeytan aklın çelmeden
Elbet bir gün dökülür yüze çalınan boya
Muhabbeti istif et ölüm sana gelmeden
Üzülme ya tutarsa ruha çalınan maya.
Her biri yedek candır inan dostunla eşin
Vadesiz çek misali nefestir daim peşin
Karanlığın ardından doğacaktır güneşin
Dünya kimine nimet kimine koca kaya.
Yol haritası sanki Âdemde ağrı sızı
Birlikte gömülürler vasıflı vasıfsızı
Tek tek sorgulanırlar hayırlı hayırsızı
Hayat dediğin gaflet yarı dikişli saya.
Unutulan geçmişle geldik ve gidiyoruz
Gönül huzur dolarken biz şükür ediyoruz
Sen alınma arkadaş kendimize diyoruz
İnsanlık mektebinde gülmedim doya doya.
Usta bir cahillikle soru sordum dervişe
Hoş tebessümle iblis karışmasın bak işe
Fazla yüklenme evlat düşmemiş tek dişe
Ahmet içe yabancı herkes giderken aya.
17.08.2017
Ahmet Çelik
YELPİK: Nefes darlığı, ağrı, sızı, romatizma
ÇALMAK: Kelimesi halk arasında hırsızlamak, mayalamak ve sürmek manalarında kullanılır biz bir dizede sürmek diğerinde mayalamak manasında kullandık.
SENİ NE ÇOK SEVMİŞİM
Sıkıştıran hayatla gayb-i dosta evmişim
Aşıkın kaleminde canan deyip seçmişim
Gözü yaşlı hallerle seni ne çok sevmişim
Yüce kalp ikliminde gök ekini biçmişim.
Kimi avucun ovdu bir latife kanarak
Kimi çıkılmaz dağdı ağustosta donarak
Kimi korkudan kovdu beni mecnun sanarak
Yatay arz düzleminde bade-i aşk içmişim.
Yüreği kor olanlar Bağdat Basra’yı gezer
Dünya ahret denince hep bedeninde sezer
Nazar ber-kademle kendi ahlâkın ezer
Gönlümün eleminde canımdan vaz geçmişim.
Yese sürüklemesin bu geçici darlıklar
Bak meyveye dönüşmüş bahçede avarlıklar
Hepsi sisteme bağlı canlı cansız varlıklar
Nefsimin taliminde bir bakmışsın göçmüşüm.
Boş arzuyla doldurup bir hayalle azdıran
Toprağa kekmek vurup kargaya sin kazdıran
Şekil farklı gelse de aynı yazan yazdıran
Sonsuzluk âleminde meğer ben bir hiçmişim.
18.08.2017
Ahmet Çelik
Bir Zeki Mürene hayır demem haberiniz ola

Şarkı da şiir de sizden olsun..Hepsi kabulümdür..



Üstadım,
Yanıbaşınızdayız
Zevkle dinlemede...
Rüyalar...

Delboeuf bir rüyasında, dışarıda bulduğu yarı donmuş halde olan iki kertenkeleyi evine götürdüğünü, onları ısıttığını ve daha sonra beslemek için onlara birkaç bitki yaprağı verdiğini ifade eder. Delboeuf rüyasında bu bitkinin ismini bildiğini de ekler: Asplenium ruta muralis. Delboeuf, çok az sayıda bitkinin Latince ismini bildiğini ve bu bitkinin onlardan biri olmadığını söylemekteydi. Bu bitkinin ismini nereden bildiği onun için bir sır olarak kalmıştı. Ta ki rüyadan 16 yıl sonra gittiği bir arkadaşının evinde bulunan kurutulmuş çiçek albümünü görene kadar. Delboeuf albümün bir sayfasında rüyasında geçen bitkiyi görmüş ve bitkinin isminin kurutulmuş olan bitkinin altına kendi el yazısıyla yazılmış olduğunu görmüştü. Daha sonra bu çiçek albümündeki isimleri, arkadaşının kız kardeşi için kurutulmuş bitkilerin altına yazdığını hatırlamıştı (Freud, 1929).
Esat Anık üstadımız güzel bir şiir eklemişler...Yorumunuzdan dinlemeden OLMAZ dedim..
Lütfederseniz...
Var olun...
Şarkı mı rüyalarım/ız olmasa olsun mu...Yoksa seckinizden gelsin...
Tüm konuklarınıza ve size afiyetle...
Olmaz
Özlenen görünüp göze gelince
Gönül halden hale girmese olmaz.
Sevdiğim yerlere basmasın diye
Kendini yollara sermese olmaz.
Dolaşıp yollarda meclise girse
Nur cemali görüp kıyama dursa
Çiçekler içinde güller de varsa
Muhabbet bağından dermese olmaz.
Aşkın şarabından bir kez içince
Gönül hayran olur hâra düşünce
Dergâh kapısından gelip geçince
İhvana bir selam vermese olmaz.
Âşık olan bir gün düşermiş derde
Bilmez ki, derdinin dermânı nerde.
Gönülden gönüle yolu gider de;
Yârin kapısında durmasa olmaz.
Vakit tamam olup zaman erince,
Gönül, aynasında dostu görünce,
Elest Meclisi’nde ikrar verince
Bir yiğit sözünde durmasa olmaz.
İmanla semâya kalkınca eller,
Bülbül feryâdına açılır güller.
Hakk’ın rızasına tâlip gönüller;
Beklenen vuslata ermese olmaz.
Sevda damlaları vurunca cama
Gönül sahibini düşürür gama
Dünyanın gözüyle görüyor ama
Gönlünün gözüyle görmese olmaz.
Umarız Sina`da Tur`dadır diye
Belki de gizlenen sırdadır diye
Acaba kim bilir nerdedir diye
İnsan sevdiğini sormasa olmaz

Büyük zamana düşer
Her şeyin fazlası zararlıdır ya
Fazla şiirden öldü Edip Cansever
Demiş Cemal Süreya onun için… Biz de bir şiiri ile analım diyorum
izninizle bu günün tarihi ile 1986 senesinde ebediyete uğurlanan şairi...
SENİ GÜNLERE BÖLDÜM
Seni günlere böldüm, seni aylara
Daha yıllara, yüzyıllara böleceğim
Ve her zaman söyleyeceğim ki beni anla
Böyle eskitilmiş de olsa bu kalbi
Minesi çatlamış bir diş gibi durduracağım karşısında.
Şiirler söylenir, şiirler biter
Biz bu sevdayı neresine sakladıktı sen ona bak da
Kahverengi avuçlarına mı gözlerinin
Tam oradan mı kahverengi yağan bir aydınlığa.
Bütün günler yenileşir her bekleyişte
Ve bütün dünler, bütün geçmişler
Kapını açarsın ki bir de, hiç kimseler yok
Çaresiz, benim sana gelişim de hep böyle.
Dün akşama doğru turuncu bir bulut geçti
Sonra bütün bulutlar hep birden geçti
Anılar, anılar, belki hepsi bir kelime
Edip Cansever
Sevgi ve saygı ile...
Müsait olursanız , son şiirimi paylaşmak isterdim siz ve şiir dostlarımızla. Henüz sitemize eklemedim. Şiir sonrasında, yalancıdır hep aynalar gir kalbime gör kendini isimli şarkı ya da başka bir tsm şarkı rica edeceğim tüm şiir dostlarımıza gelsin diye.
Sevgi ve selamlar.
şimdi bana bir yalan daha söyle …
yalnızlık sokağına tutunduğum bir vakitlerdi
gece miydi neydi hatırlamıyorum karanlıktı
ışıklar kendini dahi aydınlatmıyordu
çoğul yalnızlıklar delip geçiyordu aklımın almadığı duyarsızlıklardan
ben tanrısal bir var oluşun kıyısından sızan ışığı arıyordum
o sıra kederli zamanları
sevgileri vefaları defnetmiştim ruhumda
sen bunları anlayamadın
heder edilmiş bir ömürdü kan içindeki avuçlarımda tuttuğum
zehirlenmiş bir nehirdi
artık durgun sularında hayat emaresi olmayan
çöl yangını yüreklerde
sevginin bir damlasına dahi hasretkum fırtınaları
gece ayazıydı yaşadığımız
yalanıydı yalan sevdaların
tanrısal bir yanı yoktu var oluşların
yanında oluşların bir sevgin ya da sevgilinin
sen bunları anlayamazdın
keşke anlayabilseydin ya da hissetmeye çalışsaydın
dalından koparılmış bir tek çiçeğin duyabilseydin feryatlarını
ölü aşklar mezarlığıydı bahçelerin
ölü kuşları tekrar öldüremezdin
ölü çiçeklerdik biz bütün ahlarımız alınmıştı
vakitsizce katledilmiştik sevda bahçelerinde
yaşamamızın bir anlamı yoktu ki biliyorsun
cesetlerimiz para ediyordu artık
özenle sergilerdiler çiçekçi vitrinlerinde
henüz kendinde bile değildin ki
sana bir anlatan olmalıydı asırlar öncesinde
tanrının unuttuğu coğrafyalarda
uçuşan bir toz zerresi neydi ki
asıl amaç neydi bunca yalansı yürekte
tiyatral acınası göstermelik sevmelerde
sen bunları anlayamazdın
hepsi birbirini kandıran yalan sarhoşluklarında
sevgi sevda hikayeleriydi yaşadığımız
heder ettik ömrümüzü o sokak çıkmazlarında
bin asırlık uykunun mahmuru
mahzun mahmure bakışlarda
oysa tutunmak gerekirdi bir yerlerinden kendi yalnızlığıma
yalnızlık sokağına tutunduğum bir vakitlerdi
gece miydi hatırlamıyorum karanlıktı
ışıklar kendini dahi aydınlatmıyordu
ne sevginin yalanı
ne vefanın abartılı riyası
hal bilir suskunluğu kendi yalnızlığımın
gölgem gibi yüreğimin ilacıydı eksiğim
arkadaşlığıydı kendi yazgımın
kendi elimle yazdığım gerçeklerin
dostluğuydu tüm yalanlara inat
bin asıl öncesi ya da
bin asır sonrasına düşmekti
kan kıırmızısı bir buluttan
sahipsiz bir yağmur damlasınca
avuçlarımda ziyan olan bir ömürden
sen bunları anlayamazdın …
haydi!
şimdi bana bir yalan daha söyle
asla inanmayacağımı bile bile …

Merhabalar Demir bey,hoşgeldiniz efendim
Dizelerim yine size ulaşmak üzere yola çıkıyorlar teşekkürlerim ve saygılarım eşliğinde ...
GÜLÜMSER Mİ GAMZELER
Bu kaçıncı ölüşler
Niçin niçin tekrar dirilişler
Anlamsızlaşmışsa yaşamak
Gülümser mi gamzeler
Yara bere almışsa yürek
Konuşmak istemez harfler.
Canan Ereren

Merhaba Demir bey,
Öncelikle iyi yayınlar diliyorum..
Lütfederseniz Ne Şans - Zekai BUDAK şiirine ses olmanızı ve ardından, tüm Radyo Şiir Sanatı dinleyenlerine armağan etmenizi istirham ediyorum..
Şimdiden teşekkürler ve tekrar iyi yayınlar..
Saygılarımla...
Ayın seçkilerine alınan iki şiirimiz var..
Birisi Sn. Mutlugil'e
Birisi Sn. Yılmaz'a ait..
Lütfeder paylaşır mıydınız...
Ey kadın!
Dünya seninle döndü tarihi hep sen yazdın
Dualarda sen vardın dillerdeki niyazdın.
Asırlardır silinmez bir aşkın izleridir.
Kays’ı mecnun eyleyen Leyla’nın gözleridir
Kerem'de şahit olduk Aslı’nın yakışına
Hattâ dağlar delindi Şirin’in bakışına.
Yusuf ile başladı Yusuf ile bitirdi
Züleyha Yusuf için kendisini yitirdi.
Seçilmiş bir kadındı Meryem adlı bir nisa
Mucize değil midir kucağındaki İsa?
Son nebiyi doğuran o mukaddes annesin
Sen anneler annesi Hazreti Âmine’sin.
Sen benim tarihimsin şerefimsin şanımsın
Atatürk’ün annesi sen Zübeyde Hanım’sın.
Söz konusu vatansa, akıl kalmaz şüphede
Nene Hatun, Makbule,Kara Fatma cephede.
Yüceliğinse konu daha örneği çoktur
Kadına yan bakanın dini imanı yoktur.
Allah öyle yaratmış güzellik ve estetik
Hangi akıl mantıkla nasıl çekilir tetik.
Sen annesin, sen yarsın, sen arkadaş, sevgili
Dünyaları verseler etmez saçının teli.
Nurunla aydınlattın ufukları ey kadın!
Aşkınla gönüllerden kiri kini yıkadın.
Hasan Hüseyin YILMAZ
*******************
dilemma
şiirime değmiştin ya hani...kalemime saklamıştım seni,mürekkebim olmuştun içime çektiğim...bu son Z... deyişi bilmediğim haddimin...buraya kadarmış düş,helali hoş olsun şiirlerim...
üç defa su alıyor sağ eline
mesh ettiğim dün her seferinde
niyetliyim Z...
ele veriyorum kendimi bak,
ele verirken seni
yerden üç taş alıyorum
havaya
suya
toprağa
baharlaşmayayım diye,
recm ediyorum cemrelerimi
katladım göğü,denizi
koydum çıkınıma
heybemde toprak
iki yana sallıyor zikirlerim,
mecali bağdaş gidişlerimi
bu sevdaya tecrit Z...
bu bir teslimiyet vazgeçişlerime
nafile orucunda tövbelerim,
hafaza meleklerimin şehadetinde
dualarımı asıyorum dilek ağacına,
katlettiğim düşlerimle birlikte
şefkatim aminlerimde
iki olmaz arasına sıkışmış,
sevgimde azap
suni teneffüslerimdeyim
güneş yiyen günlerim de
sonumuza beş var Z...
rüzgarının sabrında kül,
topuğuna adımız yazılı dün
avuç çizgileri silindi,
yok yüzümüzün
sen eksiliyorsun
ucum ucuma gelmiyor benim
ne hakız
ne müstehak
beş vaktin herhangi birinde
kaç atımlık nabızdır bilinmez ki
yoklukların arkası
gözyaşından öpüyor,
bir ömürlük şükrüm
renkleri ölecek gökkuşağımın ,
birazdanlarımızın sonrası
gidiyor sayılmayız Z...bizdeyiz bir ölümlük
suadiyemartikibinonyedi
Demir Mutlugil
Şarkı armağanı sizden size ve tüm konuklarınıza gelsin..
Kutluyorum,
Saygılarımla
275
Entrys in the Guestbook